Diyalektik Eleştiri: Çin Komünist Partisi ve Xi JinPing — Ayrışma

Can Çeliksöz
3 min readSep 29, 2020

--

Xi JinPing, Çin Komünist Partisi’nin başına geçtiği 2013 yılından itibaren özellikle yolsuzlukla mücadeleyi ön plana çıkararak bu problemi çözmeyi temel politika haline getirmiştir. Öncelikle, yolsuzlukla mücadelenin diğer problemlere kıyasla bu kadar ön plana çıkarılması, gerek parti içinde gerekse devletin yönetim kadrolarında yolsuzluğun ne denli yaygın ve büyük bir problem haline geldiği hakkında bir önsezi oluşturuyor.

Genel sekreter Xi JinPing, konuşmalarında yolsuzluk konusuna bir çok defa değinerek, binlerce yıl önce yaşamış olan Jingzhou ve Donglai valisi Yang Zhen (referans olduğu başka bir yönetici tarafından kendisine verilen altını reddetmesiyle bilinen) ile yine binlerce yıl önce yaşamış olan Fujian ve Jiangsu valiliği yapmış Zhang Boxing (görevde bulunduğu zamanlarda hediye kabul etmemesiyle bilinen) hakkında bolca anekdotlarda bulunarak parti yöneticilerinden bu kişilerin örnek alınmasını istemektedir. Öncelikle, binlerce yıl önce yaşamış şahsiyetler üzerinden bir kaç anekdotla yolsuzlukla mücadelenin anlatılması, sistemsel bir problem olarak algılanıp sistemin şahısların vicdanına bırakılamayacak denli denetlenmesi gerekirken daha çok kişisel bir problem olarak algılandığı izlenimi veriyor — ki bunun bilinçli olarak yapıldığını, partiye ve yönetim sistemine en ufak kuşku duyulmaması, parti yönetiminin ve sistemin kusursuz olduğu, yolsuzluğun onu yapan kişiden kaynaklanan bir sorun olarak görülmesi istendiğini düşünüyorum. Yine buna ek olarak, yolsuzluğun yönetimde zafiyet yarattığı, halkın partiden uzaklaşmasına neden olduğu ve partinin devlet yönetimindeki kalıcılığına zarar verdiği ön plana çıkarılıyor. Burada temel çıkarımda bulunduğum en önemli nokta ise yolsuzluğun aslında toplumsal bir ahlaki bozulma, yönetimin yozlaşması ve ya sosyolojik bir problem olarak algılanmasından ziyade, yolsuzluğun partinin ülke yönetimindeki iktidarını tehdit eden bir problem olarak görülüyor olması. Yani buradan çok basit bir çıkarımla, eğer yolsuzluk partinin ülke yönetimindeki iktidarını tehdit etmeseydi, gayet olağan ve yapılabilir bir şey olabileceği hipotezi kurulabilir — ki bu bana çok yabancı gelmedi.

Çin Komünist Partisi toplantılarında parti yöneticilerine yaptığı bir çok konuşmada Xi JinPing, parti yöneticilerden halkın gönlünü ferah tutmalarını, halk tarafından sevilmelerini ve halktan çok uzak durup halk ile parti yöneticileri arasında uzaklaşmanın olmasından kaçınmalarını tavsiyede bulunmaktadır. Burada bir çok konuşmanın zihnimde uyandırdığı önsezi ise halk ile partinin iki farklı öğe olarak ele alınarak, parti yöneticilerinin halktan ayrıştırılarak belirgin bir biçimde yönetici sınıfının oluştuğu izlenimidir. Oysa burada beklememiz gereken şey, parti yönetiminde olanlarla halkın aslında aynı olduğu, parti yöneticilerinin diğer halk mensupları gibi ay sonunda maaş alan birer devlet memuru olduğu yaklaşımının olması gerektiğidir. Xi JinPing ve partinin genel yaklaşımı ise parti yöneticilerine kutsal bir görev atfedilerek partinin ülke yönetimindeki iktidarının sağlamlaştırılması ve halk tarafında meşruiyetinin sürdürülebilmesini sağlayan adeta Tanrı’nın elçileri imajı verilmesidir. Burada özellikle diğer bir çok ülkede olduğu gibi farklı rejimlerin yönetimlerine meşruiyet kazandırmak için kullandıkları dini, ideolojik ve ya milliyetçi kavramların parti konuşmalarında geçmemesi, komünist bir ideoloji ile kurulan Çin Komünist Partisi’nin komünizm ve ya sosyalizme referans vermeden direk olarak partinin kutsallaştırılması — ve hatta Tanrılaştırılması da diyebiliriz — yoluyla meşruiyet zemini yaratmaya çalışması dikkat çekmektedir.

Ünlü bir Çin politikacısı olan Huang Yanpei, Çin Komünist Partisi kurucusu Mao Zedong ile yaptığı bir konuşmada döngü kavramından bahsederek yönetimlerin sürekli bir başarısının olamayacağını başarının başarısızlığı takip edeceğini, bunun bir kaçınılmaz son olduğunu belirtmiştir. Mao Zedong ise buna cevaben, “Bizler yeni bir yol bulduk, bu döngüden kurtulacağız. Bu yeni yol demokrasidir. Ancak halkın hükümeti denetlemesiyle hükümet tembellik yapmaya cesaret edemeyecek” demiştir. Bu kısa anekdotun bir çok parti toplantısında ve metinlerinde işlenerek partinin yönetim pratiği ve teorisine yol gösterdiği, bu sayede döngünün başarısızlık tarafına asla geçilmeyeceği belirtilmektedir. Mao‘nun bu cümlesini ilk okuduğumda verdiğim ilk tepki bu cümlenin ya Çince’den çevirisinin yanlış yapıldığı ya da bu kavramların Çin’de bizim anladığımız anlamdan bambaşka manalara geldiğiydi ki bu ikincisi daha olası. Yeni bir yol olarak bahsedilen demokrasi herhalde binlerce yıl önce pratiği olmuş olan Antik Yunan demokrasisi ve ya çağdaş biçimi olan İngiliz parlamenter demokrasisi değildi. Halkın hükümeti denetlemesinde bahsedilen halk ise de herhalde Hong Kong’daki, Tibet’teki, Uygur’daki ve ya herhangi bir Çin şehrindeki sokaktaki insanlar değildi.

--

--